Kuzeyi,güneyi veya doğuyu yahut
batıyı gösteren işaretler, hep gezenlere yön verir.
Ancak gezginler sanılanın aksine bu
yönlerin dışında gezerler.İnsanların kalbini ve beynini gösteren yönleri
,kendilerine rehber seçerler.
Zaten gezgin ile turist arasındaki
fark da tam burada ortaya çıkar.Turist;bir yörenin herkes tarafından
bilinen yönü ile ilgilenip vaktini marka olmuş şeyler peşinde
harcar.O,markanın önünde fotoğraf çektirerek,gördüğünü ispatlamak
peşindedir.
Gezgin ise; kimsenin bilmediğini
keşfetmek için çabalar.Herkesin bildiği yerlerde bile ,başkalarının
keşfetmediğini aramak peşindedir.Fotoğraf çektirmek yerine, çekmeyi tercih
eder.
Gezgin gördüklerinden,duyduklarından
kendi yaşantısını düzenleyen dersler edinmek peşindedir.Ayrıca bu edindiği
dersleri başkaları ile paylaşarak,toplumu olumlu yönde değiştirmektir,
onun misyonu...
...ve gezgin herkesin olabildiğince
gezmesini arzular.
Bilir ki gezmenin ekonomik
olanaklarla ilişkisi, sanıldığı gibi çok değildir.
İnsanların, başka insanların
birikiminden yararlanması için, ille de başka bir şehre ya da başka bir
ülkeye gitmesi gerekmez.
Gezmeye hemen kendi şehrinden
başlayıp yanı başındaki insanın kalbine doğru yol alabilir...Veya
okuyarak, insanların beynine ulaşabilir.
|