>
 
   
     
 
   
Laleper AYTEK - Fotograf : Gül ÖZLEN

Laleper AYTEK

FOTOGRAF NEDİR?

·        Saptanmış ya da kararlaştırılmış bir an?

·        Hapsedilmiş bir görüntü?

·        Zamanın binlerde biriyle ifade edilen bir soyutlama?

·        Bir daha o şekliyle tekrarlanamayacak kısacık bir zamanın bir karede ifadelendirilişi ?

·        Dondurulmuş bir an?

·        Durdurulmuş, hayattan koparılmış, soyutlanmış zamanların gösterimi?

·        Bir süreksizlik!

Evet, doğru bunların hepsi fotoğrafı tanımlıyor ama bir fotoğrafın fotoğraf olabilmesi için bunlardan daha çok, daha öte şeylere ihtiyacı var bence:

Örneğin;

Duyguya,

Yaşamaya ve yaşatmaya ihtiyacı var.

Bir fotoğraf;

1.      Duygulandırmalı,

2.      Yaşamalı ve yaşatmalı,

3.      Bir çağrışımı olmalı   (Tek bir tanıma hapsedilmemeli, fotoğrafçı tarafından bir daha ve uzun cümlelerle tarif  edilmemeli. Bu tarif'den  çok tahrip oluyor. Fotoğrafçının ifadesine sıkışan görüntü nefes alamıyor,  alamayınca susuyor, sustuğunda baktırmıyor, baktırsa bile bir tek tarif kadar baktırıyor. Fotoğraf açıklanmamalı ve tam tersine her izleyiciyi kendine ait bir yolculuğu yönelten bir kılavuz olabilmeli. Bir başkasının açıklamaları -bu fotoğrafçısı bile olsa- beni ilgilendirmiyor!!!)

4.      GÖRÜNTÜLER TARİF EDİLDİKÇE ASLINDA TAHRİF EDİLİRLER!

5.      Baktırmalı,

6.      Size dokunmalı,

7.      Tedirgin etmeli,

8.      Düşündürmeli,

9.      Akılları karıştırmalı,

10.   Soru sordurabilmeli,

11.   İnandırıcı olmalı,

12.   Tetikleyebilmeli/harekete geçirebilmeli.

 

 

"Bazı ayrıntılar beni "delebilir". Eğer delmezlerse bunun nedeni fotoğrafçının onları oraya bilerek koymuş olmasıdır....... o halde benim ilgimi çeken ayrıntı kasıtlı, ya da en azından kesinlikle kasıtlı değildir, belki de olmamalıdır; fotoğraflanan şeyin alanında kaçınılmaz ve neşeli bir ekmiş gibi oluşuverir; onun fotoğrafçının sanatına tanıklık etmesi gerekmez; yalnızca fotoğrafçının orada bulunmuş olduğunu, ya da daha kolayı, nesnenin tümünü fotoğraflarken onu da fotoğraflamadan edemediğini söyler. Fotoğrafçının "2. bakışı", "görmekten" değil, orada bulunmaktan oluşur.......................................

Bir ayrıntı bütün okumamı etkileyiveriyor; bu, ilgimin yoğun bir mutasyonu, bir patlamadır. Bir şeyin belirtmesiyle, artık fotoğraf "herhangi bir şey" değildir. İşte bu bir şey beni tetikliyor..................................................................

İsimlendirebildiğim bir şey beni gerçek anlamıyla delemez. İsimlendirememe özürü rahatsızlığın iyi bir belirtisidir."         

 

Sadece soru!

Kafaları karıştıracak gerçek bir soru!

 

"Sahneden yükselir, ok gibi dışarı fırlar ve bana saplanır"

 

"Bir fotoğraf beni (diğerlerinden farklı olarak-saptama bana ait) güçlü olarak ilgilendiriyorsa o fotoğrafta beni kışkırtan şeyin ne olduğunu bilmeliyim.

Bu durumu anlatacak en iyi sözcük: GELİVERMEK."   (John Berger - Camera Lucida

 

Kendiniz inanırsanız inandırırsınız ve fotoğrafta da önemli olan inandırıcılığınızdır. Bu inandırıcılık fotoğrafa bana doğrudan dokunmanızla başlar, onu rahatsız, tedirgin edebildiğiniz kadar süreklidir ve "sahneden fırlayıp", izleyiciye ulaşır.

 

"Eğer fotoğrafçı olmak istiyorsanız yüzeyleri, görüneni yıkmak, kırmak ve içeriye girmek zorundasınız" demişti bir İsveçli fotoğrafçı.

 

Bunun içinde KENDİ'lerinize başlatacağınız gerçek bir yolculukta önemli olan

(bunlar aynı zamanda bir fotoğrafı fotoğraf yapan şeylerdir de);

 

-         yeterince yakın,

-         yeterince duygusal,

-         yeterince meraklı,

-         yeterince sabırlı,

-         yeterince açık        =   kendinizi sakladıkça, başkalarını göremezsiniz.

-         yeterince inançlı  =  "insan, inandığıdır."

      =  "inançlı bir kişinin gücü sadece ilgili 99 kişinin gücüne

            eşittir."

-         yeterince zalim ve

-         yeterince insan                  olabilmenizdir. 

Laleper AYTEK

 
 
.