Lalapaşa ilçesinin çevresindeki "dolmenler" Edirne'nin en bilinmedik ve en ilginç fotoğraflarından bazıları. 10 bin yıllık mezarlar gözün alabildiğine uzanan geniş ve boş düzlüklerde birbirinden güzel ilgi merkezi oluşturuyorlar.

Edirne'nin en önemli yapısı kuşkusuz Selimiye Camisi. İçindeki ayrıntıların her biri diğerinden farklı fotoğraf tadında. Yapıyı dıştan fotoğraflama konusunda akşam saatlerini seçiyoruz. Tungsten ışıklar alaca karanlık mavisiyle mimari boyuta ayrı bir görsellik katıyor.

Rektörlük binası Edirne'nin en güzel binalarından biri. Eski bir tren istasyonu olan bina üniversite tarafından onarılmış. Önündeki eski tren de tabloyu tamamlıyor. Lozan Meydanı ve çevredeki heykeller birbirinden güzel. Büyük bir keyifle geziyorsunuz.

Ara Güler'in "Allah ve Kadın" isimli fotoğrafını bilirsiniz. Bu fotoğraf Eski Cami'de çekilmiş. Fotoğrafın arka planı olduğu gibi duruyor. Biraz beklerseniz çarşaflı kadınlarla da karşılaşırsınız. Yani, herhangi bir değişiklik yok!

Meriç nehri üzerindeki sandallarda aklım kalıyor. Acaba nasıl fotoğraf verirler? Birbirinin eşi siyah küçük kayıklar, geleneksel balıkçılık filan. O kadar yağmur var ki, hiç umudumuz kalmıyor. (Bizden hemen sonra Bulgaristan baraj kapaklarını açacak ve Edirne sular altında kalacak.)

Aynalı süpürge üreticileri kentin zanaat borsasının tepesinde bulunuyor. Geleneksel yöntemlerle yapılan süpürge üretimi ile birlikte, üst üste ve yan yana sıralanmış süpürge dizileri ilginç fotoğraf dokusu oluşturuyor.

Bir ara dernekte (EFOD) soluklanıyoruz. Dernek binası eski ve sempatik bir yapı.Yönetimden Özlem hanım çayları yapmış, Birgül Erken ile sualtı fotoları üzerine ayaküstü laflıyoruz. Üyeler yavaş yavaş gelmeye başlıyor.

İçkili meyhaneleri ve çalgı ustası Romanları ile ünlenmiş Edirne'ye gidip de onları ziyaret etmemek olmaz. Biz de kurala uyuyor soluğu Çalgılı meyhanede alıyoruz. İçerideki klarnet ve darbuka ustasına bir de dansöz eşlik ediyor. Darbukanın ritmi ile kadının vücudu tam bir uyum içinde. Kadın şuh ve kıvrak dansıyla müşterilerin arasındaki 70'lik bir dedeyi bile baştan çıkarıyor.

Bilirsiniz fotoğrafçılar cimri olur. Biz de kuralı bozacak değiliz ya! Konaklama için, diğerlerine göre oldukça hesaplı olan Kervansaray Oteli seçiyoruz. Kentin merkezinde bulunan oteli, tarihi odaları mezarı anımsatmasa ve minareyi andıran merdivenlerde her çıkışımda kafamı çarpmasam daha çok seveceğim. Edirne'nin en güzel köşelerinden biri de ciğerci dükkanları ile bademli ezme ve bademli kurabiye satan şekerlemecileri.

Ancak itiraf etmek gerekirse biz Edirne'ye yanlış zamanda gelmişiz. Kentin gerçek nabzı haziran ayının sonunda atıyor. Dünyaca ünlü Kırkpınar yağlı güreşlerinin yapıldığı bu günlerde kent, yerli ve yabancı fotoğrafçılarla doluyor.

Notlar

Sırt Çantam isimli dergiyi biliyor musunuz? Küçük boyutuyla tam sırt çantalılar için. Boyunun küçük olduğuna bakmayın. İçinde büyük yazılar var. Ayrıca gezi dünyasından tüm tanıdıklar orada. Arnika Turizm'den İbrahim ve İrfan Tanrıverdi kardeşler, pek çok dia gösterisinin sahibi Yelda Baler, çıkmadığı yürümediği dağ kalmamış arkadaşımız İsmail Şahinbaş, ilk aklıma gelenler. Ayrıca son sayıda (Mart 2006) Gezginler Kulübü'nün kurucusu Orhan Kural'ın Aral Gölü ile ilgili yazısında inanılmaz bir insanlık dramı anlatıyor. Bunların dışında beni en çok sevindiren yazar ise Ömer Yargan oldu. Ömer eski bir 302 kaptanı. İstanbul'da trekking turlarına katılıp da onu tanımayan neredeyse yoktur. İçinde Asya gezileri de olmak üzere pek çok yolculukta otobüsü ortaklaşa kullanmıştık. Dergiye yalnız anılarını yazsa bile yeter..

Bugün 14 Mart Tıp Bayramı. Tüm sağlıkçıları kutlarız. İnsan düşünmeden edemiyor, her şeyin bayramı var da biz fotoğrafçılara acaba sıra gelecek mi?