>
 
   
     
 
   

Mehmet BAYHAN

Fotograf üzerine yazılar
Prof.Mehmet BAYHAN
 
15. FOTOGEN - ŞİNASİ BARUTÇU KUPASI,
YARIŞMALARDA SEÇİCİ KURULLAR
ve
BİR ÇAĞRI

FOTOGEN - Şinasi Barutçu Kupası
FOTOGEN - Fotoğraf Sanatı Derneği 1985'de kurulmuştu. Belirli deneylerden geçmiş ve durmuş-oturmuş üyelerle bir arada olmak amaçlanmıştı. Rahmetli Sami Güner'in de başkanlık yaptığı dernek ağır aksak varlığını ve çalışmalarını sürdürmekte. Örneğin Mart ayında açılacak bir sergi hazırlanmakta, "sessizlik".. Derneğin fotoğrafımıza önemli katkılarından biri ise "Şinasi Barutçu Kupası"dır.

Şinasi BARUTÇU (1906-1985), Cumhuriyet dönemi fotoğraf çalışmalarının gelişmesine önemli katkıları olmuş bir değerimizdir. 1926'da "İstanbul Muallim Mektebi İş-Resim Muallimi" olarak göreve başlar. 1928'de Almanya'ya gider, Köln ve Bonn'da eğitim görür. Kitabında, Leica alan ilk Türk olduğunu yazmaktadır. 1932'de Ankara Gazi Terbiye Enstitüsü yazı, grafik sanatlar ve fotoğraf öğretmenidir. Kötü baskılar için "a be evladım, kara gecede kara taşın üstündeki kara karıncanın kara gözü gibi olmuş" dermiş.. Hemen her yıl bir sergi açar. Halkevlerinde fotoğraf yarışmaları yapılmasını da önerir ve ödüller alır. Ülkeyi dolaşır, dağlara çıkar. 1945'de Safder Süer ile ilk fotoğraf dergisini çıkarır, "Profesyonel ve Amatörün Foto Dergisi". 1950'de ilk derneği kurar, "TAFK-Türkiye Amatör Foto Kulübü". Öğretici filimler merkezi, foto-filim merkezleri ve arşivleri kurarak Devlete hizmet eder. 1955'de Adana'da ilk renkli sergiyi açar. ABD ve Avrupa'da inceleme gezilerine çıkar. Kitaplar yayımlar. 1958'de FIAP ile ilk ilişkiyi kurar. 1961'de İstanbul'a gelir ve İFSAK'a başkan olur. Ben kendisini İFSAK'da tanımıştım. Emekliliğinden sonra 1970'de hazırladığı "Fotoğrafide Kompozisyon" kitabında şunları yazmaktadır: "Fotoğraf dernekleri kurdurmak amacı ile on ildeki arkadaşları ile temas halindedir. Fotoğraf Dernekleri Federasyonu kurma çalışmalarını yürütmektedir ve bu programın tamamlandığını görmekle bahtiyar olacaktır".. "El alma" ya da "el verme" deyimini bilenler vardır. Heyecan, Barutçu'dan birilerine aktarılmış ve çabalar sürmüştü.. Mutluyum ki, yukarıdaki satırlar yazıldıktan 32 yıl sonra olsa da, fotoğrafımız Federasyon kurma aşamasına vardı ve yakınlarda gerçekleşecek. Kendisi de bahtiyar olacaktır.

FOTOGEN - Şinasi Barutçu Kupası bir çağrılı yarışmadır. Çalışmaları ilgi çeken 15 kişi çağrılır ve altışar baskı yollamaları istenir. Teknik ve estetik düzeylerini, yorumlarını yansıtacak altı baskı. Fotoğrafların tümü sergilenecek, seçici kurulun başarılı buldukları ertesi yıl yenilerle beraber tekrar çağrılacak ve üst üste üç yıl başarılı olanlar kupa alacaktır. Tek yerine bütünü düşünmeye yöneltmek, belirli bir düzeye ulaşanları onurlandırırken ilgi ile izlenecek bir sergi hazırlamak amaçlanmaktadır. 15 yılı geride bırakan Kupa, bana göre, değeri bilinirse önemli bir çalışmadır. Ah bir de katalog hazırlanabilse..

Düzenli olarak tekrarlanan yarışmalarda seçici kurulun değişmemesi gerektiği görüşündeyim. Şinasi Barutçu Kupası'nda da Kurul değişmiyordu ama Yönetim Kurulu, daha önce Kupa alanların da değişerek katılmasını kararlaştırdı ve 15. Kupa Seçici Kurulu şöyle oluştu: Seyit Ali Ak, M.Bayhan, Halim Kulaksız, İbrahim Zaman, bir oy ile FOTOGEN Yönetim Kurulu ve kupa alanlardan Ali Borovalı ile Ali İhsan Gökçen. Değerlendirmede yedi üyenin oyları toplanıyor; birinci turu aşmak için 4, ikinci turu aşmak için 5 ve kupaya ulaşmak için 6 oy almak gerekiyor.

Bu yıl fotoğraf yollayan onüç arkadaşımızın işlerine ilişkin görüşlerimi aktarmak istiyorum. Tabi amacım kendilerini eleştirmek kesinlikle değil ve yazacaklarım da eleştiriye açık. Ancak böylesi görüşlerin, düşüncelerin ve eleştirilerin paylaşılmasında yarar var. Fotoğrafın teknik ve estetik incelikleri kadar düşünce boyutunun da irdelenmesi ve tartışılması, hep beraber peşinde olduğumuz gelişmeyi, bir basamak daha yukarı çıkılmasını hızlandırabilir.

Fotograf Arzu Filiz GÜNGÖR
Arzu Filiz GÜNGÖR, İzmir'den üçüncü kez katılan başarılı bir arkadaşımızdır. Makinayı kullanmadan önce konusunun düşünce boyutunu geliştirir, tasarım ve uygulama becerisi yüksektir. Yukarılardan görülmüş bir yol, tramvay rayları ve gelip geçenler. Sol yarıya bir yüz eklenmiş; önceleri ışıltılı bakıyor, giderek kaşlarını çatıyor ve içine kapanıyor. Konuyu bütünleyen simgesel lekelerin, görsel elemanların ilişkileri güçlü olmayınca ya da yeterli güçle algılanamayınca fotoğrafın genel yapısında bir eksiklik sezilmeye başlanıyor. Yeterince zaman ayrılamamış bir üretim duygusuna kapıldığımı belirtmeliyim. Arkadaşımız 5 oy aldı ve ne yazık bir oy farkla Kupa'ya ulaşamadı.
   
Fotograf  Emin ALTAN
Emin ALTAN, İFSAK yönetiminde de emek harcayan değerli bir eleman ve üçüncü kez katılıyordu. Venedik kanallarında binaların sudaki yansımalarını işlemiş. Altı fotoğrafından ikisini beğendiğimi söylemeliyim. Ancak, Şinasi Barutçu Kupası gibi belirli bir düzeyde sürekliliğin arandığı değerlendirmede, gerçekçi aktarımla yetiniliyorsa görsel elemanların altı fotoğrafta da birbirini destekleyecek şekilde iyi düzenlenmesi ya da kavramsal yaklaşımın görselleştirilmesinde özü vurgulayan arınmaya varılması gerekmekte. Biliyorum, söylenmesi kolay ama gerçekleştirilmesi zordur. Ama işte hep beraber bu zorun üstesinden gelme araştırmaları yapmaktayız. Arkadaşımız 3 oy aldı ve Kupa'ya ulaşamadı. Hemen anımsatmalıyım, elenenlerden daha sonraları tekrar çağrılan ve yeterli çabayı gösterip kupaya ulaşanlar oldu.
   
Fotograf Erdal MERTER
Erdal MERTER, İzmir'den katılarak ikinci tura ulaşmıştı. Gezilerde yakalanmış görüntüler izlenimi veren değişik konular yollamış; tekne boyayanlar, sepet örenler, salıncakta sallananlar. Kurul altı fotoğrafta, tek konu değil ama bir bütünlük aradı. Arkadaşımız oy alamadı ve elendi.
   
Fotograf Cem TURGAY
Cem TURGAY İzmit'ten, güçlü soluğu ve pek çok başarısı olan arkadaşımız. Yeterki yeterli zaman ayırıp ve "kafaya takıp" çalışsın.. İkinci tura, 30x30 alan içinde küçük baskılar yollamıştı. Konusu, "geniş alanlar içine yerleştirilmiş tek bir eleman" gibi.. Birinci iyi, ikinci iyi, Cem'in bildiğimiz düzeyi, ama üçüncü dördüncü sanki kopmakta birden, dizi ile bağı ne?. Bakanlar, değerlendirme yapanlar, ne kadar deneyli olsalar ya da çaba gösterseler de, görsel algılayışın fiziksel engeline takıldıklarında (görsel elemanların düzenlenişindeki sorunlar nedeniyle retinadan beyne yönelen elektrik akımında parazit oluştuğunda) beyinlerindeki fosfor tüketimini durdurmak zorunda kalabiliyorlar.. Sonuçta 4 oy alan Cem de elendi.
   
Fotograf Günsel Yıldırım
Günsel YILDIRIM İstanbul'dan, ikinci tura sayısal teknikle işlenmiş baskılar yollamıştı. Bir kadın, aşağıda deniz, siyahbeyaz. Her kareye sayısal teknikle renkli bir eleman yerleştirilmiş; gözyaşı damlası ve içinde daha ayrıntılı elemanlar, umutlar, gençlikten ileri yaşlara duygular taşıyan simgeler.. Fotoğraflar "bak bana ve yükümü algılamaya çalış" diyor. Ancak, siyahbeyazın üzerindeki renkli eklemelerin, renkli oldukları için değil ama genel olarak biraz katı kaldığını, konunun anlam yumuşaklığının görsel elemanlara yansıyamadığını söyleyebilirim. Arkadaşımız 2 oy aldı ve elendi.
   
Fotograf Kadir AKTAY
Kadir AKTAY Ankara'dan katılmakta ve ikinci tura "iğne deliği" renkli çalışmalar yollamış. Çıplak bir bedenden ayrıntılar, çizgi-oylum düzenlemesi ve net-netsiz dengesi güçlü, ışık saçılmaları boyut katmış. Duru, temiz, rahat algılanan. 6 oy aldı ve başarılı sayılarak Kupa'ya aday oldu.
   
Fotograf Uğur VARLI
Uğur VARLI, İstanbul'dan ilk defa katılmakta. Siyahbeyaz çalışmalarında önde koyu karaltılar ve geride İstanbul'un bir görünümü. Denge iyi kurulmuş ve siyahbeyaz uygulama başarılı. Konuyu belirleyişi ve işleyişi ile 7 oy alarak başarılı bulundu. Umuyorum ki ikinci tura neler hazırlayacağını planlamaya başlamıştır bile.
   
Fotograf ihsan YILDIZLI
İhsan YILDIZLI Antalya'da yaşamakta ve geçen yıl AFIAP unvanı almıştı. İlk katılımına, azgın sularda "rafting" yapanların renkli baskılarını yollamış. Tekne ve kişiler hareketli, objektif hareketli ve sonuç izlenimci görüntüler. Konu bütünlüğü, teknik, leke renk dengesi yeterli. Ama dikkat, ilk tur için. 7 oy aldı ve ikinci tura geçti.
   
Fotograf Muammer YANMAZ
Muammer YANMAZ İstanbul'dan ve ilk defa katılmakta. Yaşadığı çevreden ve belki de değişik kentlerden görünümler yollamış. Altı fotoğrafın birbiri ile bağlantısı ve herbirinin aktarımı Kurulu yeteri kadar etkileyemedi, oy alamadı ve elendi.
   
Fotograf Murat GERMEN
Murat GERMEN de İstanbul'dan ve ilk defa katılmakta. Yemen'den görüntüler, geride yerel özellikler sergileyen çarşıdan dilimler ve karenin bir yerinde iyi yerleştirilmiş insanlar. Siyahbeyaz negatifler taranarak elektronik ortama ve oradan kağıda aktarılıp kimyasal geliştirme yapılmış. Ortaya ilgi çekici bir tonlama çıkmış. 4 oy aldı ve başarılı sayıldı.
   
Fotograf Reha Bilir
Reha BİLİR Beyşehir-Konya'dan, çalışkanlığı ile tanınan bir arkadaşımız ve ilk defa katılmakta. Horoz veya güvercin tutan birileri, renkli çekimlerin geri alanları sayısal tekniklerle işlenmiş. İyi düzenlenmiş, rahat algılanan kareler. 4 oy alarak başarılı sayıldı. Umuyorum ki ikinci tura benzer işler yollamayacaktır.
 
Fotograf Pınar TURHAN
Pınar TURHAN İstanbul'dan ve ilk defa katılmakta. Çağdaş iş merkezlerinden iyi karelenmiş alanlar, yürüyen merdivenlerin ve geniş alanların doğru bir yerlerinde insanlar. Tasarlanmış, beklenmiş, yerleştirilmiş. 4 oy aldı ve başarılı sayıldı.
   
Fotograf Omer BAKAN
Ömer BAKAN, sanıyorum Edremit civarında yaşamakta ve ilk defa katılmakta. İstanbul'daki profesyonel yaşamı bırakıp kırsala kaçanlardan. Stüdyoda hazırlanmış "yumurta çeşitlemeleri" yollamış. Omlet, kızarmış ekmek, çatal-kaşık, güçlü rengi olan fon, grafik düzenleme. Son kare, içine omlet fotoğrafı yapıştırılmış bir tava, tavanın kendisi idi. 5 oy aldı ve başarılı sayıldı.
 

Yazdıklarımda, Seçici Kurulun nasıl baktığının ve neler aradığının ipuçları var. Başarılı sayılıp sonraki tura hazırlanacak arkadaşlarımızın önce biraz kağıt-kalem çalışmaları gerektiği, "iyi düzenlenmiş az eleman, vuruculuğu olacak öz anlatım ve altı kare arasında bütünlük" aramaları gerektiği de vurgulanmakta. Belki katılımcılardan, 100-150 sözcüğü aşmayan açıklama da istenebilir.

Şinasi Barutçu Kupası'nın işlevi ya da arayışı, fotoğrafımızın genel bir zayıflığı olduğunu düşündüğüm, "belirli bir amaca yönelik planlanmış üretim" bilincinin de geliştirilmesidir.

 
YARIŞMALARDA SEÇİCİ KURULLAR
Biliyorum, zor bir konuya değinmeye niyetlenmekteyim. Ancak, art düşünce taşımayan akılcı yaklaşım peşinde isek ve deneylerimizin oluşturduğu bir birikim varsa neden paylaşmayalım?. Hemen vurgulamalıyım, Şinasi Barutçu Kupası yukarıda bitti..

"Yarışmalar gereksizdir" diyen arkadaşlarımız olsa da (kaldı ki kendileri de farklı başlık altında aynı çalışmayı yapmakta), yarışmaların önemli işlevi olduğu ve gerektiği görüşündeyim. Yarışması olmayan tek bir alan da yoktur. Düzenli olarak tekrarlanacak yarışmalara gerek vardır. İyi de, yarışmayı sonuçlandıran "seçici kurul"dur. Seçici kurulların değerlendirme erki sonucu belirler. Her yarışma kendi içinde bir değer taşısa da sonuç, katılanlardan bazılarına "başarılı oldunuz" demekle sınırlı değil, geniş bir çevreye "işte böyle yapın" anlamında da olabilir. Böyle bakınca seçicilerin sorumluluğu ya da kendilerinden beklenen ağırlaşır.

Bu kadar yılın uygulama sonuçlarının bende bıraktığı iz odur ki, seçici kurul "tek kişi" olursa daha iyi olur.. Huyu-husu, öncelikleri bellidir ve herkes bilir. Çok kişiyi bir araya getirdiğinizde genellikle "uzlaşma ürünü" sonuçlara varılır, yani "kayma" olasılığı artar. Ayrıca "puanlama"nın da "yanlış sonuç verdiğini" pek çok kez yaşadım. Elimize kalemi aldığımızda nesnel kalamayıp öznelliğe kaçtığımız olmakta, ölümlü dünyalılar olarak.. Doğrusu konuşarak sonuca varmaktır, daha doğrusu "tek seçici"dir.. (Yazdıklarım "yasalarım" değil, irdelemeye açık görüşlerdir)..

Bir anı; Malta'da saydam yarışmasını değerlendiriyoruz, İngiltere'den bir seçici birde ben. Perdenin karşısında masa başına yan yana oturduk, ama aramızda bir pano, birbirimizi görmüyoruz. Önümüzde tuşlar, ekran ve sekreter geride, daha arkada izleyiciler. Perdede görüntü belirince tuşlara basıp numara vereceğim, yanımdaki de, sekreter yazacak. Sınav gibi.. Bir an bocaladım, sonra yüreklice ve duraksamadan bastım tuşlara gitti.. Sonuçta puanları karşılaştırdık, %60'ı ayni, %30'u bir farklı ve %10'u daha farklı idi. Herkes hoşnuttu. Böyle bir sonuç ne zaman alınır?. Aşağıdakileri okuyunuz ve "kendisini ne sanıyor" demeyiniz. Her zaman söylediğim şudur; "Tanrım, şu kısa yaşamımızda ne kadar çok öğrenilecek bilgi, ne kadar çok yaşanacak deney ve ne kadar çok tadılacak haz var. Sığmıyor bir türlü"..

Bir sıkıntıma da değinmeliyim. Mimarlık eğitimi gördüm. Konu üzerinde konuşabilmek için önce bir takım taslaklar hazırlanmalıdır. Yarışmalarda sonuca varılmasını kolaylaştırmak ve konuşmaları hızlandırabilmek için çoğu kez "şöyle olsa ne dersiniz" diye sıralayıveririm. Bir diğer üye de kendi sıralamasını yapsın ki yol alınsın. "Sonucu sen mi belirleyeceksin" diye sertçe çatan, aksilenenlere bazan dayanamaz "yaptığınız haksızlık, günah ve ayıp" diye parladığım da olur. Sonrada üzülürüm.

Önemli bir işlev üstlenen seçicilerin niteliği ne olmalıdır?. Genel kültürü sağlam, sanat ve fotoğraf tarihini bilen, teknik inceliklere girmiş, estetik ve düşün yapısını aralamış, ülkemizdeki ve dünyadaki çalışmaları izleyen mi?. Görselliğin arkasındaki yüklere ulaşabilmek için giriş kapısını arayıp bulan ya da yaratan mı?. Tabi böyle bir kapı yerleştirmişse, ki gizli de olabilir. Bunlar her bireyin özlemi ya da varmak istediği düzeydir, ki çaba ister. Bir yaşamda varılabilirse ya da kim "vardım" diyebilir?. Seçici "kendisinin yapmakta olduğundan başka türe yüz vermeyen" midir?. Seçici, sadece bir ilk dokunma anlamındaki görsel elemanlara takılıp kalan ve görünmeyene ulaşamayan mıdır? Seçici, tür-teknik-konu-anlatım nasıl olursa olsun, hazırlayanın birikimini ve emeğini sezen midir?. Fotoğrafta değerlendirilecek olan konu mu ya da hazırlayanın gücü, gördüğü ya da düşündüğünü nasıl görselleştirdiği midir?. Böyleyse hangi teknik veya malzeme ile nasıl bir konuyu işlediği ne farkeder?. Seçici, kendisi geleneksel çalışıyor diye yeni tekniklere baştan karşı çıkmalı, marifetin içerik ve anlatımda değilde yeni tekniklerde olduğunu sanan mı olmalıdır?.

Yunus Emre'nin bir deyişinde vardı; "Yunus Emrem sus, bak karşıdan Molla Kasım gelir".. Ben dahi burada susuyorum.
 
BİR ÇAĞRI
Şinasi Barutçu Kupası'na, genel çalışmaları ile ilgi çekenler FOTOGEN Yönetim Kurulu kararı ile çağrılmaktadır. Tüm fotoğraf dünyamızın izlenebildiği söylenemez. Bildiklerimiz var, derneklerimize sorulmakta, ya da!.. Bu yazıyı okuyanlar arasından belirli deneylerden geçmiş ve katılmayı düşünecekler olabilir mi?. Üç yıl, düşünülmüş tasarlanmış altışar fotoğraf hazırlanacak.. "Katılırım" diyenler kısa özgeçmişlerini iletirlerse Yönetim Kurulu'na sunarım.

Yeni binyıl derken 2003 geldi bile. Herkese sağlık ve mutluluk, tüm insanlığa barış diliyorum. Ülkemizde de yapılacak, yapılması gereken pek çok çalışma var. Umuyorum ki dayanışma ile öncekinden daha çoğu başarılacaktır.

Saygı ve sevgilerimle.

Prof. Mehmet BAYHAN

 

 
.