>
 
   
     
 
   

Mehmet BAYHAN

Fotograf üzerine yazılar
Prof.Mehmet BAYHAN
 
 
         PAYLAŞMAK
 

        Fotoğraf; görünür her şeyi algılamak, özümsemek, kucaklamak ve anlamına varmak olduğu kadar paylaşmaktır da. "Görünür her şeyi" derken duraksadım, gözün dar algılama sınırlarını aşarak görünmeyenleri de fotoğraflamıyor muyuz?. Sonra, sanatsal anlam olarak sadece görünenler mi aktarılır ve kavranır?. Bir yazıda şöyle demiştim, "fotoğrafa ne görünüyor diye bakılıyorsa yazık, anlamlara varılamayacaktır. Belki de ne görünmüyor diye bakılmalıdır." Yani, görsel olarak aktarılanların arkasına pek çok anlam yüklenmiş olabilir ve izleyenin bunları bulup çıkaracak çabayı göstermesi beklenir.

         Fotoğrafta, teknik ve estetik düzeyi yakalamanın zorunlu olduğunu düşünürüm. Yaptığımız iş fotoğraftır, malzemenin ve tüm değerlerin hakkı verilmemişse en görkemli anlamları düşünmüşsünüz neye yarar.. Günümüz sanatına egemen olan bir zayıflıktır bu; sloganlar, laf ebeliği baskın çıkmakta ve ortada iş yok.

         Akılcılık, duygusallık, düşsellik.. Anadolu'nun binlerce yıllık geleneğinde olan iç dünya zenginliği. Sonrasında malzemeyi biçimlemek, makine ve malzemeye egemen olmak. İşimizin nasıl olacağını makine ve karanlık odanın değil akıl ve ruhumuzun belirlemesi..

         Söylemesi kolay ama yapması zordur. Eğer yapmak, kendimizi ve işimizi geliştirmek, anlamak çabasında değilsek ne yapmaktayız?..

         Aşağıda, "Kuş Sesleri"nden sonra Sayın Ergin ŞENTÜRK'ün bana ilettiği yazıyı bulacaksınız. Şöyle demekte: "Yazış nedenim, ustamın hiç aklımdan çıkmayan varlığının bende yarattığı duygulanmayı paylaşabilme isteği ve ustama olan özlemimdir. Neden paylaşma isteği, çünkü dünyaya çok ender geldiğini düşündüğüm böylesi insanların aydınlığından dünyaya baktığınızda gündelik yaşamdaki yapaylığın, kurnazlıkların, tüketici çıkar ilişkilerinin içinde yakalanabilecek güzelliklerin her daim bulunabileceği ve çıkarsız paylaşılabileceğini düşünmem ve yaşamın ezberletildiği gibi olmadığıdır".

         Arkadaşımızın yazdıklarında derin anlamlar bulacaksınız. Ben buldum ve içimden fotoğraf yapmak isteği yükseldi. Saf, temiz, iyi ayıklanmış ve biçimlenmiş, aldatıcı göz yanılsamalarına değil duygulara yönelen, taa derinlere.. Olumlu enerji birikimlerine, aydınlığa yönelmek, aydınlanmak ve aydınlatmak.. Fotoğrafta, tüm yüce duyguları yansıtabilecek güç vardır.

Sevgilerimle.

Prof. Mehmet BAYHAN

YAŞAM USTASI
 

         Kendimi dünyanın en şanslı insanlarından biri olarak kabul ediyorum. Şansını iyi kullanabilmiş mi, henüz belli değil.. Bir arkadaşımın eşi çılgınlar gibi çiçekçilerde akşam sefası aramış. Bulmasının çok zor olduğu söylenmiş. Bir gün teyzesinin bahçesinde buluvermiş. Saksıya almak için büyümesini bekliyorlarmış. İş yerinde arabasını park ederken her gün ezdiği yeşilliklerin bir kısmının akşam sefası olduğunu da hayretle farketmiş ve uzun uzun gülmüş.

          Farkında olmayı, farkındalığı, ne istediğini bilmeyi; kuram ile uygulamayı buluşturma becerisini edinmiş kişilerin gerçekleştirebileceğini düşünüyorum. Ne mutlu ikisini birleştirebilene.. Yaşamı farkında olarak, bilerek, duyarak yaşamak. Ama paylaşarak.

          Yüzünden eksik etmediği Buda tebessümü, gözlerindeki sıcak ve davetkar pırıltının yarattığı dostluk çağrısına kısa bir merhaba diyerek yanıt verdim. Ölçülüp biçilmiş bir merhaba değildi. Üniversitede iken Fen Fakültesi Kimya Bölümü'nde açılan seramik kursunun ilk gününde karşılaşmıştık. Enerjisi, sıcak sohbeti ve gülümsemesi yakından tanıma isteği uyandırdı. Devamlı açık olan kapısından girdim. Ona gideceğimi tahmin ettiğini söyledi. Nedenini sorduğumda, kursa gelen onca kişi içinden bir tek sen merhaba dedin dedi. Sonrasında gelişen sohbetin uzun süreli bir dostluğa dönüşeceği, bilgeliği ve çocuksu yaşam sevincinden, sarıp sarmalayan müthiş yaşam enerjisinden belliydi.

          Severek okuduğum yazarlardan biri Erich Fromm'dur. Kullandığı bir deyim çok hoşuma gider, "Yaşam Ustası".. Kitaplarda anlatılan yaşam ustası bilgelerle gerçek yaşamda karşılaşmadığımız için belki de sadece kuramsal yansımalardır. Dostumun bir yaşam ustası olduğunu kısa sürede algıladım. Gerçek mi, yanılsama mı.. Heyecan verici bir yaşam deneyi kitaplardaki bilge ve öğrencisi deneyinin içinde olmak. Aman Tanrım, girmemi istediği dünya ne kadar kocaman, yaşadığımdan ne kadar farklı.. Bir çok değerimi alt-üst etmem, çok okumam, çok öğrenmem ve en önemlisi çok üretmem gereken bir dünya. Sevgiye, dürüstçe paylaşmaya dayalı.

          Moralimin çok bozuk olduğu bir gün telefon ettim. Hemen yanıma gel dedi. Otobüse atlayıp İzmir'e gittim. Urla'da yaptırdığı eve gittik ve bir gün kaldık. Çok az konuştuk ama ben o kadar çok şey öğrendim ki.. Yaşam ustaları bir şekilde anahtar sunuyor. Kullanma becerisini geliştiren kapıları açıp özgürce yürüyebilir. Cesareti olmayanlar ise kapının eşiğine oturur ve yürüyüp gidenlerin öykülerini okumakla vakit geçirir.

          Yaşam Ustam, yaklaşık birbuçuk yıl önce trajik bir şekilde öldü. Bir tek ona içtenlikle dostum diyebilmiştim. Ama ne dostluktu. Yazılarınızın biçimi ve belirgin coşkusu bana ustamı anımsattı, paylaşmak istedim. Çıkar hesaplarına dayalı tüketim endeksli birlikteliklerin ötesinde, evrensel değerlerin ahenginde kurulmuş üretici dostluklar ne kadar muhteşemdir. Zaman geçtikçe ustamla kurduğum dostluk daha da kökleşiyor ve eksikliği daha çok algılanıyor. Bana kalan en büyük miras bu. Onu anımsatan konularla karşılaştıkça yaşam ilkelerindeki saflığı daha iyi anlıyorum.

          Yaşam o kadar basit ve ayni zamanda o kadar karmaşık ki.. Basit bir hücrede bile o kadar karmaşık bir muhteşemlik var ki. Basit-karmaşık, iyi-kötü. Her şey karşıtı ile anlamlı. Basiti anlamayan karmaşığı hiç anlayamaz, doğadaki uyumu yakalayamaz. İnsana dair her şey çok değerlidir ve en önemlisi emektir. Yalansız, dolansız, çıkarsız, dürüstçe üretmek. Ama sadece kendisi için değil, paylaşmak için. Verdikçe, paylaştıkça yücelir insan. Fotoğrafta da önemli olan bilinçle, bilerek üretmektir. Çoğunluk sadece tüketirken fotoğraf üretene saygı duymak gerek. Fotoğraf bir yorum aracı, yaşamı anlamlı ve katlanabilir kılma olanağı ise temeli üretmek. Üretilenlerin bazısı insanlık kültürüne katılır, bazısı anıları canlandırır veya bir coşku yaratır.

          Günümüzde sanatı abuk sabuk kavramlar ile karmaşıklaştırmak, insan öğesini yok etmeye çalışmak, günlük yaşamda var olması gereken gerçekliği ayrı bir dünyanın gerçekliği gibi sunmak, insanı kendisine ve paylaştığı evrene yabancılaştırmak, dolayısıyla sanatla uğraşan ve rantı ile beslenen seçkinci bir sınıf yaratmak çabası sürdürülüyor. Aynen felsefeye yaptıkları gibi. Mevcut düzenin yürütülmesinde, bilinçli ya da bilinçsiz insanlar aldatılıyor. Kar etmek için sanat eseri üretilmez ve bana göre sanat yarıştırılmaz. Yapılırsa sanat özünden kopar. Üretmenin (yani, kuramı dışlamadan eylemin) yaşamı anlamlı kılma sürecinin olmazsa olmazı olduğunun anlaşılması için, düşünenlerin sürekli üretmesi ve ürettiklerini çıkarsız paylaşması gerekmektedir. Benim için çok anlamlı bir görünümü dondurup kağıt üzerine geçirmişsem, her baktığımda farklı anlamlar aktarıyorsa ve en azından bir insancık bile onda kendince bir şeyler buluyorsa; var mı daha önemlisi.. Bırakın yaptığım sanat olmasın. Kağıttaki görüntü, umudu sıkışmış birinin yüreğinde bir kıpırtı yaratıyorsa, bir anlık da olsa yaşama sevinci uyandırıyorsa, sömürüye direnme gücü açılıyorsa; bu sanat değildir diyerek küçümsenmesi bir şey ifade etmez. Sanat olup olmadığına zaman karar verir. Anlama takılıp kalmadan, fotoğrafın teknik ve estetik değerleri zaman içerisinde yerine oturacaktır. Üretmek, hesapsız ve çıkarsız dostluklar kurmak ve de paylaşmak alabildiğine. Sanat insan içindir, kavramlar için değil.

          Kuş seslerinin uyandırdığı duygu salınımlarını, bütün bir evreni sorgulatabilecek gücünü, çocukluktaki sevinç dolu anlara götürüşünü ve derin bir paylaşma arzusunu vurgulamak istedim. Kendi içinde zengin ve karmaşık uyumu barındıran o basit ötüşleri duyabilenlerle..

          Bol fotoğraflı günler dileği ile, kalın sağlıcakla.

Ergin ŞENTÜRK

 

 
.