Sidi Bou Said'deki O Sarı Boyalı
Kapıyı gördükten sonra, kutlamak üzere kasabanın planlayıcısını aradım.
Ama ulaşamadım.
Kapılar, Tunus'un otantik
yapısını oluşturan detaysal güzelliklerin başında geliyor. Tunus'a
"Kapıların Renklendirdiği Ülke " desem yanlış ifade kullanmış olmam.
Orada evlerin kapıları büyük bir özenle süsleniyor ve tokmağından
boyasına, menteşesinden üzerindeki süslemelere kadar yüzyıllardır süre
gelen oryantal kültürün ince izlerini günümüze taşıyorlar. Tunus
kentlerini bir masalın içerisinden çıkmış havasına sokabilecek kadar
fantastik olan bu kapıların süslemeleri bir diğerine hiç benzemiyor.
Sidi Bou Said'i sorarsanız
eğer, bütün geliri turizme dayalı Tunus'un şirin bir kasabası... Ama
herhangi bir kasaba değil... Doğu kültürünün özelliklerini aktaran
kahvehanelerini, satıcılarını, lokantalarını, ama ille de olağanüstü
kapılarıyla tüm ilgiyi üzerine toplayan evlerini dolaşınca, bu kasabanın
bir marka olmak üzere planlandığını hemen anlıyorsunuz. Her şeyi
turistin ilgisini çekmek üzere planlanmış,bir turizm markası...
Bu kasabayı kimin
planladığını öğrenemedim. Eğer tanışabilseydim ( ki ölmüş olabileceğini
zannediyorum ), kendisini O Sarı Boyalı Kapı nedeniyle kutlamak
isterdim.
Kasaba planlanırken
Tunus'a özgü Arap mimarisi ile Akdeniz'in beyaz köpüklü mavi sularını
simgeleyen renkleri birleştirilmiş ve tüm evler Akdeniz adalarına özgü
beyaz badana ile boyanmış. Pencere ve her biri ayrı güzellikteki
kapıları ise Akdeniz'in mavisi ile bezenmiş.
Böylece beyaz ile mavinin
oluşturduğu kontrast kullanılarak, ziyaretçilerin görsel bir tat
almaları planlanmış. Üstelik kapılarda mavinin dışında bir renk
kullanılmasına izin verilmeyerek, dolaşan insanlarda bir ritim
duygusunun oluşmasına çalışılmış. Kapı ve evlerin güzelliklerinin
sergilenmesinde, kontrast veya ritim gibi fotografik kompozisyon
ögelerinden yararlanılarak, kasaba mimari bir güzel sanatlar eserine
dönüştürülmüş.
Bu yüzden ziyaretçiler
kasabayı bir turistin değil de, bir güzel sanatlar izleyicisinin tadını
alarak geziyorlar.Ancak kasabayı planlayanın en önemli başarısı bence O
Sarı Boyalı Kapı'yı düşünmesi.
Sidi Bou Said'de tamamen
maviye boyanmış kapıların arasında sadece bir tanesinin rengi sarı...
Üstelik sarıya boyanmış o kapının yeri gelişigüzel seçilmemiş. Sırtını
yamaca yaslayan kasabayı bir fotoğraf karesi ( veya resim tuali )
olarak düşünürseniz o sarı boyalı kapı tam sağ üçte birden geçen çizgi
ile, üst üçte birden geçen çizginin kesiştiği yerde bulunuyor. Yani sağ
üst altın noktaya maviler arasına konmuş sarı bir leke şeklinde
yerleştirilerek, bir fotoğraf karesinde gözün altın noktaları ziyareti
gibi, ziyaretçilerin o sarı boyalı kapıya doğru gitmesi sağlanmış.
Tunus'a giden herkes bu
yüzden Sidi Bou Said'i muhakkak ziyaret ediyor. Ve Sidi Bou Said'i
ziyaret eden herkes muhakkak bir başkasına O Sarı Boyalı Kapı'dan
bahsediyor.
O Sarı Boyalı Kapı'nın
farklı olmanın ayrıcalığı ile, birbirinden güzel birçok kapıdan daha
fazla konuşulması, bende sadece güzel olmanın yeterli olmadığı, güzel
olmanın yanında farklı olmanın tadının bir başka olduğu görüşünü
pekiştirdi.
Böylece farklı dünyalara
doğru süren yolculuklarıma devam etmeye karar verdim.
Hem gezilerimde, hem de
fotoğraflarımda... |