>
 
   
     
 
   
S. HALUK UYGUR S. HALUK UYGUR

ÖNCE İNSANI TANIYALIM

Hep düşünürüm...

Dünyada insandan başka duygularını açıkca ifade edebilecek ikinci bir yaratık olsaydı, biz insanların güzel bulduğunu o da güzel bulacak mıydı?

Veya evrenin başka bir dünyasından düşünebilen bir yaratık dünyamıza gelmiş olsaydı, Da Vinci'nin Mona Lisa'sı hakkında nasıl bir yorum yapardı acaba?

Mona Lisa'yı bırakalım daha harcıalem bir test yapalım. O uzaylı Sharon Stone'u güzel bulur muydu?

Gençliğimde seyrettiğim ünlü E.T filminin senaristi de bu konuya kafa yormuş olmalı ki, filmin kahr amanı olan uzaylıya "Siz dünyalılar iyisiniz ama çok çirkinsiniz" dedirmişti. Halbuki E.T filmini seyredenler hatırlayacaktır, bizler uzaylı E.T 'yi sevimli ama çirkin bulmuştuk.

Zannederim her canlının kendine göre estetik değeri var. Ya da tersin den söylersek insanın estetik değerleri kendine göre... kendi fiziksel yapısı ile ilgili.

Eğer, renkleri algılay am ayan, dünyayı sadece siyah beyaz gören köpekler düşünebiliyor ve konuşabiliyor olsalardı, insanların renklerle oluşturduğu bir güzelliği estetik bulurlar mıydı?

Veya gözleri görmeyen bir köstebeğin ışıkla oluşmuş bir estetik anlayışı olur muydu?

İnsanın güzellik kavramı sadece insana özgü bir şeydir. Onun algılama yeteneği ile doğrudan ilgilidir. Algılayamadığı bir şeyi güzel buamayacağı gibi, bir şeyi ne kadar kolay algılarsa o kadar güzel bulur.

İnsan gözlerini bir yere odaklayarak bakarsa dikdörtgen şeklinde bir alanı görme yeteneğindedir.

Yatay kenarın dikey kenara oranı 8/5 (=1.6180= fi sayısı) olan bir dikdörtgen...

Tam da komposizyon kurallarının ana konusu "Altın oran" gibi...

Şaşırtıcı değil mi?

Fotoğraf filmlerinin en çok kullanılan formatı 36/24 mm.'nin de yaklaşık Altın Oran'da olması veya en çok kullanılan baskı boyunun(40/26) 8/5 boyutunda olması da şaşırtıcı... Ama asla tesadüf değil.

İnsan kendi görme biçimine benzeyen boyuttaki görüntüleri daha kolay algılar, daha kolay algıladığını da daha güzel bulur.

Başka bir örnek...

İnsan dünyayı gözlerini soldan sağa doğru gezdirerek inceler. Bu yüzden fotoğraflarımızda ana nesnemizi daha çok sol alt altın noktaya yerleştiririz. Yine bunun için okuma soldan sağa doğrudur. Sağdan sola doğru olan arabcayı yahut yukardan aşağıya yazılan japoncayı öğrenmek bu yüzden zordur.

Bu örnekleri çoğaltabiliriz.

Kısacası insanın fiziksel özelliklerini bilmenin, estetiği yaratmanın üzerinde çok rolü vardır.

Ancak bir çok sanatçı bu gerçekleri bilmeden önsezi ile yaratabilir. İşte yeteneğin tarifi de bu olsa gerek.

Ancak yeteneğin bu bilgilerle desteklenmesi yaratıcı gücü çok artıracaktır.

Dünyanın tartışılmaz gelmiş geçmiş en önemli sanatçısı Leonardo Da Vinci (yaşamı boyunca sadece 12 resim yapmış bulunmasına rağmen) başarıyı böyle yakalamış. Araştırıcı bir göz, onun eserlerini insanın fiziksel özelliklerini bilerek meydana getirdiğini hemen anlar.

Öyleyse güzeli yaratmanın yolu belli...

Önce insanı tanıyalım.

 

S. HALUK UYGUR

 

.